Haziran 30, 2011


sabah uyanır uyanmaz korku ve heycanla elimi burnumla üst dudağımın arasındaki boşluğa götürdüm ve 3gündür savaştığım uçuğum vedalaşmak için elimi tuttu.içim bi buruldu gibi oldu sonra "yes be!" diye tepki verdim istemsiz. ama yeter yani kaç aydır sürekli çıkıyosun uçuk biladerim dedim.(pardon uçuk deyince kızıyodun demi şahin.) bırak da ben de hayatımı yaşayım.bazen öyle arsız oluyosun ki,kocamansın. karşıdan gelen insanları benden önce o selamlıyosun.önce senle konuşuyo herkes:"oo şahin naber?".. ne yaptıysam geçmiyosun bi de. kremler,ilaçlar,otlar,yapraklar... yok.olmuyo. amaa dün akşam uzun bir araştırmadan sonra bulduğum yöntemle "kork benden!" dedim sana içimden ama belli etmedim,sevgiyle yaklaştım sana..pamuğa gül suyunu damlattım ve press yaptım.(allahım bunu hep söylemek istemişimdir.neyse.).seni tertemiz yaptım. sonra öldürücü darbeye geldim. ASETON. (evet yapmadan önce ben de korkup dudağımın üstünde meteor çukuru olur lan aseton sürersem diye düşünmedim değil.ama son çareydi.el mahkum) küçük bir pamuğa asetonu döküp iki dakika üstüne bastırdım.canını acıtmadım ama allah var.sonra yine birlikte uyuduk ve işte şu an can çekişiyosun. aramızda artık garip bi bağ oluştuğunu ben de fark etmiştim,üzgünüm ayrılık vakti şahin.bakma bana öyle kırmızı kırmızı.git hadi.arkadaşlarını da al git. bak lütfen tekrar gelme nolur. başka insanların yüzünde karşılaşırsak söz selam vericem sana ama bak hiç uğramadığın insanlar var onlarla ilgilen birazcık.daha fazla yazamayacağım.
şahin e ömür boyu özlem duymak istiyorum.
bu kez sevgimi saygımı alkışlarımı aseton ve gül suyuna yolluyorum.ah canlarım benim.

Haziran 27, 2011

24.06.2011-26.06.2011

cuma günü evden hazırlanıp pinhâni konserine gitmek için çıktık. allahım her şey yolunda gidiyodu.avcılardan taksime 20 dakikada falan gittik.(cuma günü!) yemek yedik taksimde ve hala konsere 1saat vardı,kapıdaki adamlar istediğiniz zaman gelip biletlerinizi alabilirsiniz dedi.her şey yolunda herkes bize karşı kibar,bi gariplik olduğunu anladık,başımıza saçma sapan bişey geleceğinden emin olmaya başladık ve hadi bakalım deyip bekledik. neyse kuzenim 18den küçük olduğundan konser e girebilsin diye makyaj bilmem ne yaptık ama yok yemedi.yok kardeşim nereye giriyo ya hede hüde hoh..dediler.4biletten bari iki tanesi yansın diye biz büyük kuzenim büşrayla girdik,abimle buse de dışarda kaldılar sinemaya gideriz diye plan yapıyolardı.neyse biz girdik ama içimiz buruk tabi. buna gerek olmadığını çok geç olmadan idrak ettik.abimler de konsere girebilmiş,hem de bizden daha cool. benim süper kahraman abim menajerin numarasını almış daha önceden.onu arayıp pinhâninin solisti sinanı tanıdığını söylemiş.öyle böyle bunlar kulise girmiş. sinan da harbiden tanıyo gibi çay koymuş bunlara konser başlayana kadar muhabbet lay lay lom.oh. ordan burdan bizimkiler çat diye girmişler konser alanına.grup her konserde oyun havası çalar ve sinan seyrcilerin arasına inip onlarla göbek atar.ben her seferinde arkada kalıp öyle izlerdim. ama bu kez öyle olmadı. en öndeydik ve sinan direk bizim yanımıza geldi.allahım rüyadayım heralde derken sinanla karşılıklı göbek attık..abime öyle bi baktım ki,bakarak konuştum.iyi ki var o ya.oynarken fotoğraf çekildik ama sinan ın yarısı yok.yanda görüldüğü gibi.olsun.



veee geldik pazar gününe.tekirdağa dönüş vakti gelmişti.ayrıca akşam 9da kırklareli-babaeski de yine pinhâni konseri vardı.evet gittik. konser çok iyiydi ama seyircilerde sıkıntı büyüktü.teyzeler,küçük ergenler.toplasan tüm şarkılarından 2tanesini anca biliyolardır.biz o saçma kalabalığın içinde abimle bütün şarkıları bağıra bağıra söyledik.bi yandan da sinan buraya geldiğimizi de görse ne güzel olur falan diyoduk. neyse konser bitti elemanlar direk arkadan bi arabaya binip gittiler. benim nasıl çişim var.benzinliğe gidelim diye yalvarıyorum,abim de boşver ya eve kadar bekle diyo.ben galip geldim ve gittik benzinliğe.ben tuvaletten bi çıktım Akın Eldes bişeyler alıyo marketten.Selim desen orda.allahım rüya mı derken sinanla abim tuvaletten çıktılar.ben olduğum yerde kaldım. yanıma gelip meraba dedi sinan elimi sıktı.başladık muhabbete.yok sen cuma günü niye gelmedin yanımıza,konserler nasıldı... bu arada menajeri marketten aldığı üçü birarada kahveleri getirip hadi kahve içelim dedi.verdi elimize bardakları.sinan bana kaşığını verdi karıştır bununla falan.gülüyorum böyle ama rüya mı diye hala düşünüyorum. neyse bi yarım saat sohbet ettik.dedim artık tamamının çıktığı bi fotoğraf istiyorum ve benim güzel abim sinanla benim fotoğrafımı çekti.iyiydi ikimizde gülüyoruz.yanda görüldüğü gibi.

böyle garipliklerle dolu bi haftasonu geçtii gittii..pinhâni ye sevgim çok büyüktü daha da büyüdü.
bu sefer en çok onlara sevgilerr ve tabi ki muhteşem abim Uğur'a...

Haziran 22, 2011

I walk a lonely road
The only one that I have ever known
Don't know where it goes 
But it's home to me and I walk alone 
I walk this empty street
On the boulevard of broken dreams
Where the city sleeps
And I'm the only one and I walk alone
...
My shallow heart's the only thing that's beating
Sometimes I wish someone out there will find me
...

Haziran 21, 2011

Haziran 15, 2011

bugün izmirimden ayrılış var.'ay'da tutuluyo.böyle bunalım hat safada. birsürü arkadaşımı gördüm,biraz önce geldim eve."ayaklarım geri geri gitti" derlerdi de gülerdim.ama varmış öyle bişey. bizim sitenin giriş kapısını gördükçe ayaklarım isyanı arttırdı.öyle böyle geldik sitenin önüne. arkadaşlara veda,sarılmaca.en kötüsü de sevdiceği bırakmak oldu.neyse sonuçta geldik eve,yarın da istanbul.sonrası zaten öyle karışık ki ne yapıcaktım diye düşünmüyorum bile.

şu an annemle babam "muhteşem yüzyıl" izleyip küçük detaylardaki yanlışları bulmaya çalışıyolar.amacın ne olduğu konusunda fikir yürütmeye bile üşendim. neyse eğleniyolar en azından.

yarın babamdan da ayrılıcam.sıkıntı yazdıkça büyüyo.

sevgilim izmir,gelicem en yakın zamanda..
sevgilerr...

Haziran 12, 2011

küçükken;
- "lokman hekim"i gerçekten adı lokman olan bi hekim sanardım.ne çok lokman diye hekim var diye de düşünürdüm.
-gündüz kuşağı pembe dizilerdeki oyuncuların sadece ağızlarını kıpırdattığını sanardım,
e tabi o kadar konuşmayı nasıl ezberlesin adamlar diye mantıklı bi açıklamam da vardı.
-sesim çok güzel sanıp,şarkıcı olmayı hayal ederdim.
-babamın cep telefonunda "şebeke arıyor" yazınca onu bi kadın sanıp "ohaa şebeke kim yaaa" deyip telaş yapardım.
-palyaço diye bi canlı türü var zannederdim.hala korkarım kendilerinden.
-çanakkalede şehitlikleri gezerken mezar taşlarını okuyup kuzenime"niye hepsinin soy adı fatiha"diye sorduğumu hatırlıyorum,yalan yok.
-büyüyünce babamla evlenmeyi hayal ederdim.annemden bile kıskanırdım. o zamandanmış bu büyük aşkım.
-evdeki eski oyuncaklarımızı,kitaplarımızı yazın akşam üstü saatlerinde mahallenin cafcaflı bi köşesinde oturup satardık. babamın arkadaşları babama "şu bizim arabayı satıyım diyorum" deyince,"uu bu amca da akşam bizim yanımıza arabasını koyup satıcak heralde,çok iyi yaa,babam da bizim
arabayı bana verse de ben de satsam ne havalı" diye düşünürdüm.
-pastel boyayı elime alır almaz kocaman bi futbol sahası çizerdim.garip bi sevgi.(annem o zaman anlamıştık sende bi sıkıntı olduğunu diyo.)köşesine de kanald amblemi koymayı unutmazdım.neden ama hala bilmiyorum.
-uykum gelince babamın dizine yatıp saz çalmasını beklerdim. yoksa sıkıysa uyut.
-trt bizim zannederdim.
-hep aynı anda 3-5 erkeğe aşık olurdum.yaş sınırı da yoktu. (5 yaşındayken 25-30yaşındaki adamlar bile listemdeydi.gönül bu,laf dinlemez.)
-mahalledeki çocukların içinde hep en küçük ben olurdum.her oyunda"fındık-fıstık olsun saliş" diye sessiz sessiz birbirlerine söylerlerdi.ney yapayım kader.
-amerikan traşlı saçlarımla halı saha maçlarının vazgeçilmez kalecisiydim.
-yaz akşamları mısırcı amca gelirdi mavi motoruyla.allahım o mısırın tadı neydi öyle."süt darı" diye bağırır bağırmaz gidip o mavi motora oturmak için yırtatdım bi yerlerimi.
-en sevdiğim çizgi film "rugrats", en sevdiğim çocuk programı da blue's clues du.türkçe seslendirmede steve in söylediği şarkıyı "bluenun ip ucusu"diye söylüyolardı. en sevdiğim şarkı da oydu galiba.
...yazdıkça milyonlarca şey geliyo aklıma.ama yeter.böyle yazarak hatırlamak istedim sadece.
küçüklüğüme bolcaa özlemler..
cenaze evleri tuhaf.ananem,eniştem,dedem 3er ay arayla vefat ettiler. hepsinde olan olaylar aynıydı. konuşulan konular, gelen misafirlerin 5dakikadan sonra geliş amaçlarını unutmaları ve
 "ee senin çocuk napıyo
  hmm işte benim eşimde emekli oldu
  oğlum mühendis mühendis, neyse kalkalım biz başınız sağolsun.." cümleleri.
bu konuşmalara ananeminkinde hiç dikkat etmemiştim. canım çok yanmıştı,uzun bi süre kendime gelememiştim.kötüydü,kalbimin üstüne biri oturmuş gibi bi yük vardı içimde.hiç bi zaman da alışmadım,hafiflemedi o yük. özlem olarak büyüdü içimdeki sıkıntı. uzun bi süre ananemden yaşlı bi insan görmeye tahammül edemedim. saçmaydı,ama öyleydim.
geçtiğimiz perşembe de halamın eşini kaybettik.antalyadaydım.yine bi cenaze evi.işte bu sefer etraafta konuşulan konular o kadar kulağımın kulağımın içine geldi ki. herkes kendi alemindeydi. kuzenlerimin babasıydı ölen.23 ve 25 yaşında iki kız kaldı öylece.baba ölmezdi benim zihnimde. cenaze arabası giderken sadece iki saniye kendimi kuzenlerimin yerine koymayı denedim. koşup babama öylece sarılmak istedim saatlerce. sanırım 4gündür bu korkuyla ağlıyorum. bi daha babamı üzmicem diye içimden söz verdim hep. dua ettim bolca.
baba hayatta ve sağlıklıysa ona bolca sarılın.sonraki pişmanlık çok acı olmalı.
sevg...
babalara sevgiler

Haziran 04, 2011

Böyle ikilemde kalmak diye bi his varya çok adi. canı nasıl istiyosa öyle takılıyo karaktersiz. bi orda bi burda. niye ama yani niye. kafayı yedirene kadar uğraşası var benimle ve ben ne kadar şikayetçi olsam da hep galip gelen o oluyo. eyvallah abi büyüksün deyip kalıyorum öylece. arada bi uzaklaşıyo böyle, heh diyorum evet ya işte benim istediğim bu abi evet evet bu,diyorum. alakasız bi zamanda bi geliyo.çattt. haydi bakalım başa dön. hmm öyle olsa.. aslında şöyle düşünürs.. ya da dur dur şu daha iyi oluca.. amaaannn bee.hiç bişey olmasın hayatımda ya bi odada yaşıyım ben yani.arada bi yemek gelsin su falan. ama yok yok şimdi önce su mu yemek mi diye de ikilemde kalırım ben. allah benim..
neyse tek,net kararlı günler..

Haziran 02, 2011

tekirdağımızın muhteşem muratlı köyünde anonslarla yaşıyolar. dındıdn diye bi alarmdan sonra orta yaşlı bi ablamız sabah 8buçukta tarihi söyleyip herkese hayırlı işler diliyo.arada bir de günün önem taşıyan haberlerini bildiriyo halka.hatta biraz önce "bir adet erkek saati kaybolmuştur." diye haykırdı. anonsu yapan abla o kadar memnuniyetsiz ki, anonsu yaptıktan sonra:
 -allahım niye bunu anons ediyoruz ki şimdi, allah belanızı versin.what the fack is going on here! diye bağırcak mikrofona diye bekliyorum yemin ederim. bi de saçları küt ve üstünde kırmızı bi t-shirt var kesin. fatmagülün yengesi tarzında.
izmire dönünce noluyo oğlum niye anons etmiyonuz ki hiçbişeyi diye boşluğa düşücem bence.
burdan 'muratlı' halkına sevgilerrr,en çok da anonsçu ablaya..
Blogger tarafından desteklenmektedir.