Kasım 10, 2011

cuma ve pazar günlerine ait bi koku bi hava bi bişey var. takvime bakmadan anlarsın bugün pazar diye. bilmiyorum neden ama en çok evdeyken hissediyorum bunu. cuma günü olunca mavi önlüğümle okuldan çıkıp babamın beni almasını beklerdim sonra da abimi almaya gider miyiz heyecanı yaşardım. sonra cuma günleri hep bi  mutlu olma havası yaşatırdı bana bu böyle kaldı. pazar günü ise kahvaltıdan sonra başlardı gerginlik,karın ağrısı. hele saat 4 buçuk oldu mu,abim giyinmeye başlardı,annem yemek hazırlardı ve hep ntv de bi basket maçı olurdu. pazar günü deyince aklıma hep şu ses eşliğinde evde yaşanan telaş gelir. pazar günlerini de bundan sevmem işte. bilinçaltında var bişey dedikleri bu olsa gerek. cuma ya da pazar sanırım kavuşma ve ayrılma günlerinde yaşanan hisler bunlar.ama benim aklımda cuma ve pazar olarak kalıcak hep.

P.S: bugün cuma değil onun da farkındayım:)

Kasım 07, 2011

378592790 defa bi cümleyle giriş yapıp sildim galiba. en sonunda bunu dile getirmek istedim.
bayramı özet geçmek istiyorum ki şöye:
et yemekten bulanan bi mide,çalışılması gereken ama çalışsam da anlamlandıramadığım sayfalarca not,buluşulup görüşülmesi gereken bir yâr,e bizi neden görmedin izmir e geldin de diyen insanlar kümesi,ye kızım ye diyen yemeyince küsen annee,gecenin 2sinde ben geldim kapıyı aç diye sürpriz yapan abii,deli gibi acıkmışken çat diye gelen misafir ve beni her türlü sakinleştiren baba,ve maaile geçirilen bol gülmeceli bayram... lalallaa
sevgilerr,mutlu bayramlar

Kasım 02, 2011

sınıfta yabancı öğrenciler olmasa neyle eğlencez hiç bilmiyorum. omar ürdünlü nicola da italyan. tek kelime türkçe bilmiyolar.yavaş yavaş öğrenmeye başladılar gibi. ama bugün aralarında geçen dialog iyiydi:
nicola: can i take a cigarette ?
omar:yes yes
nicola: teeesekküiir ederrrim.
omar:bişey diil
nicola:tamam.

daha çok malzeme çıkar bize bu ikiliden diye beklemekteyiz.

izmirizmirizmir...

izmir e gelince bi heyecan bi sevgi bi aşk geldi ya. tanrım mutluyum. oh.
uçakta pilot, izmir adnan menderes havaalanına inmek için alçalmaya başlıyoruz diyo ya gitsem öpsem o an adamı.tamam,abartmaya gerek yok. ama izmir işte.
haydi bakalım
bana bir saz verin çalarım atarım tutarım keyfimdenn..

Ekim 24, 2011

my white princess

ben ananem gibi bi kadın olucam. evet evet.
tek başına 3 kız çocuğunu büyütüp hiç bişeye boyun eğmeden ve yaşamaktan zevk alarak hayatının her anıyla mutlu olabilen bi insandı o. eşi vefat etmemişti. ananem onunla mutlu olmadığını düşündüğü için ayrılmışlar ve o zamanlarda kızlarıyla bi  başına yaşayabileceği her türlü zorluğu göze alarak yapmış bunu. her şeyle de öyle güzel savaşmış ki. üzüldüğü zamanların olduğuna eminim ama ananem üzgün insandan da üzgün olmaktandan da hiç hoşlanmazdı. hatta birine bi derdini anlattığında onun derdini duysan utanırsın bu durumuna üzüldüğün için derdi. ağlayan insanların yanında hayatta durmazdı beni de üzücekler şimdi diye. bi o kadar da insanlara yardım ederdi. tek başına yaşadığı için tüm mahalleli onun çocuğu torunuydu. herkesin ananesiydi.

ananemin dedemden 7 yaş büyük olması ve dedemin şu an ki eşiyle ananemin cenazesine gelip ben hala ananenize aşığım demesiydi galiba beni en çok etkileyen şey de.

herkese ananemi tanısanız çok severdiniz derken o kadar özlüyorum ki onu. tanısaydınız keşke..

onsuz geçirdiğim 2 yılda hep ananem olsa.. diye hareket etmeye çalıştım.

evet ananem gibi olucam ben.inanıyorum

Ekim 22, 2011

the end of the diary

"ooo Istanbul c’est constantinople
C’est a Istanbul, constantinople"

evet diary ingilizceden başka her şeyi öğrendim burda
bak yola çıkmadan yazdım yine iyisin hadi köftehor.
2 de evden çıkmam gerekiyo. ama saliha 7 de uyandı. ah çocuğum nası zeki.
everybody! put your hands up put your hands up. saliş geliyo oha...
sevgillerrrr
ireland-dublin7
time:09.34
p.s: gerçek "the end of the diary" bu.valla bitti bitti
hi diary;
büşra beni çok özlemiş. bugün öyle dedi. ben de çok özledim. şaka gibi bitti bugün yarın gece kavuşmuş olucam herkese inşallah.
bugün bana parti yaptılar. herkes beni şu 10 günde çok sevmiş ya on
u anladım galiba. mutlu da oldum.azıcık da üzüldüm gidiyorum diye. bu nası bi çelişki demi.i feel bittersweet. 
futuraf çekindim arkadaşlarımla. izmire gelince arıcaklarmış beni. ben de italya ya ispanya ya venezuella ya falan gidersem haber vericekmişim onlara. arada da mail atmam gerekiyomuş.
şaka maka güzel bi experience oldu bana bu durum. iyi hissediyorum yani kendimi.
döniyim artık yeter ama demi bence de.
gelince tüm ayrıntılarla konuşmak üzere
sevgilerr
ireland-dublin
time:18.15
-- the end of diary--
evvett diary;
kaldı bi günümüz..

bugün güzeldii. sınıfın en 'hones' öğrencisi seçmişler bi de beni. ah canlarım.
sınıf mevcudumuz o kadar ilginç ki 1 kız 10 erkek. ben ne yapayım kader. hayır sonra bunun kader olduğunu gel de anlat etraafa. neyse gazete aldım okumaya çalışıyodum spor sayfasına geldim ordan alman geldi yanıma sora spanish falan derken kore japon hepsi geldi. maç muhabbeti yapıyoruz. hoca gelip kalabalığın ortasında beni görünce oo my god saliha dedi ve güldü deli gibi. irlanda bana alışmalı dublin bana alışmalı dedim içimden.ya da niye alışsınlar demi abartmaya gerek yok dönüyorum sonuçta.
sevgilerr
yarından sonra kucaklaşmalar

15-9-2011
ireland-dublin
time:16.46

Ekim 18, 2011

hi diary;
artık boş beleş geçiyo günler dönüş telaşı bilmem ne. nasıl güzel bi telaştır o yarebbim.herkese nasıl sarılcam varya aklın durur.
okulda oyun oynadık bugün.herkesin kendi kartı var çeşitli hırsızlar ve polisler var.ordaki bilgilere göre sorulara cevap veriyon.saçma. neyse. oynuyoz. ben tabiki hırsızdım.new york ta bi yeri soymuşum ama geçen hafta orda olduğumu söylemicekmişim.hoşlandığım şeylerden çıkarcaklar hırsız olduğumu.bizim polonyalı amca bana sordu ben de gitmedim newyork a dedim.oyunun sonunda amcam polismiş.anlamamış benim hırsız olduğumu.nasıl hırs yaptıysa ben saliha ya sordum newyork a gitmedim dedi ama diye trip attı.anlatana kadar canımız çıktı.neyse.amaç practise.
P.S: son 3 gün. (geldiğim günü ve bugünü saymak felsefede yok tabi.)
sevgiler

13-9-2011
time:15.08
ireland-dublin





P.S: yandakiler sınıf arkadaşlarım. evet tek bağyan bendim sınıfta.
P.S:o pembeli örtmenim ashley.
hi diary;
bugün okul güzeldi.zaman geçirtirtiyo meret. "perfect" aldım örtmenimden 2 kez. sınıfa yeni bi öğrenci geldi.spanish man. bayaa adam.gerçi 50 yaşındaki polonyalı amcamın(success e yeni okunuş kazandırıp suksis diyen) yanında genç kaldı ama olsun. benden daha düzenli defteri kalemi kitabı var. utandım.
okulda koreli bi arkadaşım var adını söyleyemiyorum aynı zamanda yazamıyorum. o benim adımı kore alfabesiyle yazdı..bildiğin resim çizdi,burda saliha yazıyo dedi.okuldan çıkıp yürürken teyzenin biri temple bar ı sordu. allahım tam türküm. burdan dümdüz gidin orası dame street. orda birine sorun gösterir dedim. nasi ama? sonra düşündüm kadın türk olsa da aynı şeyi söylerdim.sense of direction kötü bende, yapcak bişey yok.
P.S: son 4 gün panpa. geliyorum şaka maka.

sevgiler
12-9-2011

time:18.06

Ekim 11, 2011

hi diary;
büşra yı aradım az önce. düğündeymiş. en fazla bu kadar özleyebilirmişim galiba onu. bildiğin o küçücük gözlerim büyüdü doldu taştı. neyse duygusallığa lüzum yok. 1 hafta sonra bugün inşallah kavuşucaz.
ah diary.nasıl yorgunum bi bilsen. dublin e yakın şehirlerin bi kaç tanesine gittik. p.s i love you nun falan çekildiği yerlermiş. harbi güzeldi ama. ağaçların odunsu gövdesi bile yeşildi,düşün artık yeşilliği. kilkenny diye bi yere gittik nasıl sevimli. modanın merkezini orası sanıyolar ama hiç kıyamam. bol bol futuraf çekildim tabi..pestilim çıkmış durumda ama en azından 1 gün daha eksildi ve güzeldi.
P.S: eve gelince sevdiceğimi aradım eve geldim diye,iyisin demi,tamam.ben maç izliyorum ya sonra görüşürüz olur mu hadi dedi kapattık. duygusallaşmadım desem yalan olur be kanka.napalım he is a man. i know i know..
sevgilerrr sevgiler.
dublin-ireland
time:18.48\ 11.9.2011









son dakika da bişey oldu diary, bunu bildirmek istiyorum.
bizim evdeki italyan kızcağız sevgilisiyle kavga etti çok pis.hiç bu kadar hızlı italyanca duymamıştım. türkiye'de bunun taklidini yapmak için heycanlanıyorum. şimdi ağlıyo ayrıca kız. üzülmedim desem yalan.
kader böyle şeyler takma be kanka desem yeri ama italyan işte. tepkiyi kestiremiyorum.
tekrar sevgiler.

Ekim 08, 2011

hi diary;
i'm late.sorry.
bugün bi gez bi gez ayaklarım koptu. oscar wilde amcamızın evine gittim. hiç bişey yok.heycan yapmaya gerek yokmuş. neyse bi heykeli var çok komikti. ben de komik bi pozla ona eşlik ettim. gelince gösteririm sana ve büşra ya. soora sokak sokak gezdik. evlerin kapıları nasıl öyle görmen görek. hepsi farklı renk ve pek şık.hepsinin önünde futuraf çekindim.
yarın bi tura yazıldık. çeşitli şehirlere götürüyolarmış hadi bakalım hayırlısı. şaka maka 1 hafta geçti be. türkiye ve istanbul hazır mı bana he?? oo yee. come oonn baby.
he bi de bugün dilenciye para veren bi tek ben çıktım sınıfta. trip attılar bana oha inanıyo musun onlara diye. amaan. bi de arabic türkiye nin çok güvenli olduğunu düşünüyo.hiç kıyamam.
P.S: bugün sırf arabic citizen a pislik olsun diye nasıl komünizm propagandası yapmışım aklın durur. amaç benden soğusun.
sevgiilerrrrr
time:18.30

Ekim 07, 2011

..and the other day

hello my diary;
bugün öyle park bahçe ora bura gezdik eğlendik.
günün sonunda bi espresso aldım töbe töbe şey kadardı.mm parmağım kadar diyim anlarsın.o derece yani.
eve dönmek için otobüse bincektim ki japon arkadaşım shun geldi yanıma. birlikte otobüse bindik. muhabbet ederken türkçe öğrettim ona. iyiyim allah için. artık "benim adım shun" diyebiliyo.zor oldu baya. yazdı defterine falan o derece.sevdi beni.ah küçücük gözleri olayım.uuu.


P.S: burda hiç bi kafede tuvalet yok. çişim gelince ağlasam ağlarım.ama yapmıyorum tabi.oha.çocuk muyum??
sevgiler..;
ireland-dublin
time: 17.17 (again:))



p.s: fotoğraftaki sarı evde yaşıyorum

Ekim 04, 2011

other day..

ouuv diary;
again again and again saliş. hiç sıkılmıcam bundan, valla yazcam hep.
önceliklen rüyamda bürşe yi gördüm hayırdır inşallah.özlemek işte. neyse sabah okulda bi tek arabian vardı.ebru sanatından bahsetti tam o sırada japon bibiim geldi. merak etti tebi.allahım sanırım anlatabildim ne olduğunu.beğendi baya bi. eğer anladıysa ingilizce adına misyonumu tamamladım. tekrar anlat desen yapamamam. yaptım bi kere,enough.
öğleden sonra arabian aşk hayatı konulu muhabbetimizde bizim islama göre 4 kadınla evli olabiliyoruz şu an bitane ama 4 neden olmasın deyince millet güldü.bizimki asabiyete bağladı.nasıl tırstım. nerde çeşitlilik orda bokluk demişler çok afedersin.
P.S: burda adamları kadınlar traş ediyo! ou yea man!
sevgiler.kucaklamalar
ireland-dublin
time:16.34

Eylül 30, 2011

dear diary;
evet yine ben. ney yapayım derdimi kime anlatayım. gün geçmiyor ki türkiye yi biraz daha özlemeyeyim. neyse yavaş yavaş alıştım ama galiba buralara.hocalar bana saliiy ya da sahira diyolar. çok üstelemiyorum üzülmesinler.
bugün italyan bi kızla tanıştık. allahım o nasıl bir çene.1 gram ingilizcemizle konuşmadığımız konu kalmadı. demek ki ingilizcemiz 1gram değilmiş. dün gece pub a gittiler bu küçük kız gitmedi. she's so sweety.uuu.
kültürlü bi sosyolojistim ya bugün kütüphaneye gittim.ama kocaman. hemen kendimi belli ettim şöyle ki;
eşyaları girişte bi dolaba koyuyosun üstüne şifreni girip kilitliyosun sonra o şifreyle açıyosun. inanılmaz teknolojik.bana gelmez öyle şeyler.of course çıkışta şifremi unuttum.kütüphane müdürü falan geldi.kendimi seviyorum ya.
sevgiler saygılar.bol öpücükler
6-9-2011
ireland-dublin---time: 18.50
aman tanrım blogumu balıklarımı özlemişim..
irlandadan dönüş çok yoğun oldu ama orda günlüğümü tuttum tabi her gün bitanesini bloguma da yazıcam üzülmesin.
ayrıca blogu açıp bi önceki post a koyduğum fotoğrafı görünce öyle tuhaf oldum ki. gitmeden önce öylesine internetten bulunmuş bi fotoğraftı ama şimdi " oha bu köprüyü görünce otobüste oturduğum yerden kalkıyodum ve kapıya doğru gidiyodum inmek için." diye iç çektim. vay anasını

Eylül 02, 2011

Irish men,irish pub

oha ya şaka gibi yarın irlanda yolcusuyum. sanki istanbul a gidiyorum gibi. gece 11 de irlanda havaalanında insanların suratına bakınca idrak edicem galiba ülke değiştirdiğimi. nisan dan beri heycanla beklediğim gün geldi ama nisandaki heycanım kalmamış gibi. bu haberi aldığım gün hadi yarın git deselerdi hemen giderdim heralde. üstünden zaman geçince tuhaf oldu. merak ediyorum ama bolca. ne,nasıl,nerde,kimler var??? allahıım noolurr güzel geçsin demekten de başka yapıcak bişey yok sanırım. dönüşte maceralarımı buraya yazmak için sabırsızlanıcam,biliyorum.
sevgiler, bolca özlemlerr

Ağustos 31, 2011

oo captain,my captain (31.08.1986)


Ondan bahsetmeye başlayınca sıfat bulamıyorum işte  böyle. Ne desem diyorum ama ben ona kaptanım desem  o beni anlar. He şey şey beyaz atlı prens de şık duruyo onda. Prensesim der o da bana hep. Hani kendimi bildim bileli hayatımdasın denir  ya he işte öyle,o benim öyle uzun süredir hayatımda ki ne zaman girdi nasıl girdi hiç bilmiyorum. Ailemizin bi parçası olduğu için kimse evde yabancı var misafir var gibi davranmadı.  Öyle de içten ve saf bi kalbi vardır ki içim sıkılsa bunalsam bi telefonla hepsine çare olabilecek büyüklüktedir onun kalbi. Elinden ne gelirse yapabileceğine eminimdir.
Komiktir O. Hayatımıza nasıl girdi hiç bilmiyorum dedim ya,onunla ilgili hatırladığım en eski şey kırmızı üçgen tuşları olan bi cep telefonu. Nasıl hayrandım. Bi de polifonik bi şekilde shakira’nın o zamanlar hit şarkısı "whenever wherever”melodisiyle çalıyodu. Allahım nasıl güzeldi. Tuhaf İngilizcesiyle şarkılara eşlik etmesi tek eğlencemdi. Kulağına nasıl geliyosa öyle söylerdi. Hatırladım yine güldüm.
Kötülük hiç düşünmezdi. Kim ne dese inanır bi de kim ne istese yapardı. Bolca kandırmışlığımız vardır onu. Hepsine kızmayı bırak en az bizim kadar gülerdi,güler de hep..
Bolca yemek yemesiyle tanınırdı ailemizde. Bizde kalıp evine gittikten sonra annem: “ah Mustafa çocuğum nasıl güzel yemek yiyo siz oturun öyle” diye de kızardı. Her şeyden iki tabak yeme potansiyeline sahipti.(bu ara yemeden düştü gözümden kaçmadı değil.) en çok güldüğüm şey de çorbadan başlayıp bütün yemekleri yedikten sonra tekrar çorbaya dönmesiydi.. en garibi de kerevizi gerçekten severek yiyebiliyo olması. hala şaşırıyorum.
Kaptandır o. Şaka değil. Yıllarca denizleri aşıp yanımıza gelsin diye bekledik. Maşallah güzel dünyamızın bütün ülkelerini gezdi.
Abimin hayatta vazgeçemeyeceği en değerli arkadaşı olduğunu herkesler bilir. Onun yeri apayrıdır.Sanırım abimden sonra ben geliyorum onu sevenler listesinde. 4 gün hiç kalkmadan FM oynamalar mı dersin,birer tavuk yeme maceraları mı dersin,otostopla konsere gitmeler… daha sayamadığım birsürü şey paylaştı onlar. Küçücük bi kötülük bile girmedi aralarına. Hayatım boyunca imrendim onlara. Öyle bi arkadaşlığım olsun da çok istedim.
Kısaca; kaptanım, beyaz atlı prensim Mustafa ünlü den bahsettim. Onu tamamen anlatmaya kalksam yetmez hiç bi yer.özet geçtim. Bugün onun doğum günü olması nedeniyle de burada herkesle paylaşıp,herkesin hayatta gerçekten böyle birinin olduğunu bilsin istedim. Seviyorum onu,seviyoruz. Hep derim abim ve Mustafa ünlü yanımda oldukça bana bişey olmaz. Onlar hep birlikte olsunlar ben de arada meraba der kaçarım.
Doğum günün kutlu olsun Mustafa Ünlü..
                                                                                                                             *prensesin*



P.S: bu fotoğrafı pek sevmediğini biliyorum ama elden bu geldi. 
                                                                                          sevgilerrr..

Ağustos 28, 2011

perdeperdeperdeperdeperde.iyibayramlariyibayramlar

"perde asmak" was accepted the hardest house job by me!
teknoloji bizim eve neden uğramamış bizim neden perde asma aletimiz yok. anne hı?
neden bu bu yandaki teyze gibi perde astığım için mutlu değilimm...
bak adı da çok afilli: perdematik! 

Ağustos 24, 2011

libido

Hey dün gece rüyamda seni gördüm
Ben kördüm sen de bi pipo
Pipoyu içen bi' kadın gördüm
Ama kördüm bumu libido ??

Ağustos 21, 2011

coincidence or miracle ??

hayatımda heyecanlanabileceğim şeyler olmasını özlemişim. dün babamla ntv sporda spor spikerlerini izlerken ah ya ben de böyle olsam daha da bişey istemem diye dışımdan düşündüm." yüksek lisansımı radyo televizyondan yaparım babamın da yardımıyla trt de staj yapsam heralde bişeyler olur benden" le ibaretti hayallerim. ama babamın nasıl aklına yerleşmişse o cümlem. oturmuş bilgisayarın başına can ve arsen gürzap ın eğitmenliğini üstlenmiş bi kurs bulmuş. başta can ve arsen gürzap var ve diğer eğitmenler muhteşem. orda yetişmiş o kadar çok spiker var ki. kurs bütün televizyon kanallarıyla da bağlantılı. babamla araştırdık,son karar senin bence çok yararlı olur dedi ve pası bana attı. öyle heycanlandım ki. olur mu acaba,yapabilir miyim diye düşünürken yapamayabilirim düşüncesini kafandan atıp ben bunu gerçekten istiyo muyum diye düşün diye son noktayı yine babam koydu. bu hafta içi son kararımı verip atıcam galiba bu düşününce beni hayallerimin son noktasına sürükleyen adımı. öyle heycanlı ki. şu an haber programlarını ntv sporu çok daha farklı bi gözle izliyorum.
tekrar söylüyorum;babamı seviyorum
izmirden saliha damar bildirdi.
sevgiyle kalın..iyi günler..

Ağustos 15, 2011

Bullshit...

vay anasını ne zamandır yazmamşım. kendim de fark etmiştim bunu ama muhteşem insan mustafa ünlü bugün arayıp bunu hatırlatınca yazmadan edemedim. tabii sen önce kendine bak da dedim ona. mustafa ünlü bana bi de "sen de bi sıkıntı mı var bak olmasın he" gibi şeyler de dedi. unuttu ki saliş neye ne kadar üzülebilir. elinde değil en fazla 10 dakika sonra ama şöyle de olabilir deyip üzüntüsünü ya da sıkıntısını atar bi kenara.gülmek için bi neden de bulur hemen.tamamdır.nereye kadar bilmez ama en azından şu an böyle ve mutlu.dii mi?

öyle böyle geçiyo günler işte.etraftaki insanları anlamamak da var kafamda. bankamatik sırasında 45087 tane insan sırada beklerken yüzünü ellerinin arasına almış kollarını da bankamatiğe dayayıp bankamatiğin ekranına şımaran amcalar mesela. amcacım bankamatikle sevişmen bittiyse hadi be seni kenara alalım.ya da git önce ne yapman gerektiğini düşün soora gel.bak bu kadar insan seni bekliyo deyip ensesine vursam dünyalar benim olur.şaka olmaz tabi oha. ama mesela Zach Braff'la evlensem dünyalar benim olabilir.önce bi peşimden koşsa daha çok dünyalar benim olur heralde. ya daa.aman bilmiyorum işte.allahım nerden nereye geldim.sıçıp sıvarım hiç acımam.
sevgiilerrr..

Ağustos 11, 2011

"birini affetmek mi? haha ne var ki bunda ya. ben ne kimseye bi kin beslerim ne de hayatım boyunca konuşmam diyebileceğim insanlar olur etrafımda. ben herkesle konuşabilirm. kötü davranmak eylemini bi türlü gerşekleştiremem.belki üzülen hep ben olurum ama yapamam işte"derdim hep artis artis.(.izmirimin bunda etkisinin büyük olduğunu düşünürüm.) hala da böyle bi durum var ama artık olsun istemiyorum. geri çekilmek gerekiyosa çekilicem..bu kararı kendi kendime aldım.onayladım.çok da mühim sanki. "ah saliha hep yanımızda olsun" diye ölüyomuş insanlar gibi havalara girmişim.ama olsun kararlıyım ben.
böyle bi kararın üstüne 1senedir bir türlü konuşamadığım arkadaşıma upuzun bi mail attım. aramızda bi küslük yoktu ama yok o aramadı yok ben aramadım derken 1 sene geçmiş. özlemişim de sanırım. cevap verir mi nolur hiç bilmiyorum ama yazdım sadece. belki arar konuşuruz. öyle tuhaf ki. 4 sene her gün birlikteydik ama her gün. sabaha kadar hiç durmadan gülebilirdik. her yere giderdik. ben yanında olduğumda korkmazdı pek bişeyden,ben de korksam belli etmezdim. bunları düşününce niye konuşmuyoruz ki şimdi diye kızdım kendi kendime. evet alıngandı,her şeye hemen üzülüverirdi ama ben şöyle omuzlarından tutup bi baktım mı biterdi her şey. gözümden ne dediğimi anlardı. ben sürekli pot kırdığım için onları toparlamaya çalışırdı kalabalık ortamlarda. sonra da napıcaz seninle diye yakınırdı.dün gece bunlar öylece akıp gitti gözümün önünden. kalkıp yazdım maili. dediğim gibi nasıl bi tepkiyle karşılaşıcam hiç bilmiyorum.
sevgilerr eski bi dosta..

Ağustos 09, 2011

nothing's going right.
and everything's a mess...
why is everything so confused?
may be I'm just out of my mind.

Ağustos 02, 2011



Temmuz 30, 2011


              ACIYOR
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor

Biz giz dolu bir şey yaşadık
onlar da orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak

En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi
Kahkahası gün ışığına vurup da
ötede beride yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün işhanlarının tarihçesi
Bütün söz vermelerin tarihçesi
sevgim acıyor

Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar

Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
Kış geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse

Eylül toparlandı gitti işte
Ekim falan da gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar
*Turgut Uyar*

Temmuz 29, 2011

Temmuz 28, 2011

Banana Hammock

başlık konusunda sıkıntı çektiğim aşikar ama bu sefer kararlıydım sanki.yok olmadı. yine aklıma hiç bişey gelmemesi sonucu scrubs ın bugün izlediğim bölümünden aklımda kalan o iki kelimeyi yazdım gitti.eğlenceli oldu,sevdim ben.

garip ama güzel günler geçiriyorum bu aralar sanki. büyümüşüm gibi hissediyorum nereyi tercih etsek diye soran yeni öss gençlerine yardım ederken, saçma sapan seviniyorum dün annemle gidip kuş aldık eve diye.(o öttükçe gülümsüyorum.adı gibi çok şaşkın.) ya da çilekli kurabiye yapmak için heyecanlanıyorum.her yerde ay çiçeği görüp her seferinde:"çok güzeller yea" diyorum. scrubs ı dönüp dönüp izlememe rağmen ilk kez izliyo gibi gülüyorum. abim e gülüyorum.anneme gülüyorum.alakasız bi anda alakasız birinden senin portreni çizdim diye mesaj gelmesine şaşırıyorum..etrafımdaki insanları kırıcam diye aklım çıkıyo,korkuyorum. can bonomo dinliyorum. kafam sürekli karışıyo,ama susuyorum. yapmak istediğim şeyleri sürekli unutuyorum.yan flüt çalmak istiyorum,seneye çalmaya başlayacağımı düşünüp mutlu oluyorum.
mutluyum mutlu.
son olarak -can bonomo demişken aklıma geldi- bana bir saz verin; çalarım,atarım,tutatım keyfimden.. demek istiyorum.
sevgiler..

Temmuz 26, 2011

bu ara sürekli böyleyim sanırım.din bulduğumu bilsem kalkmam ya. öyle güzel yatıyorum ve hiç bişey yapmıyorum ki o kadar olur. hiç bu kadar çok yatıp dinlenmemiştim heralde ya.yıllardır tatil yapıyoruz diye geziyomuşuz salak salak.al sana tatil ya mis.yat.oh.







                                       -her gün bu listemi de hazırlıyorum bi güzel..

-annem bişey istediğinde aynen böyle bakıp,"oo mum I can..but I won't"demek                       istiyorum.sadece istiyorum tabi.paşa paşa yapıp oturuyorum yerime.

                                                                            --at the end--

Temmuz 25, 2011

ötekisi..

içimdeki öteki insan bugünlerde isteğim dışında etraafta dolaşmakta. ona karşı koyamadan beni yönetiyo,hislerimi o kontrol ediyo.içim içimi yiyo diye bi söz varya,evet o içimdeki içimi hatta dışımı yedi.duygularımın dengesini sağlayamayayım diye de elinden geleni yapıyo. bense bi köşede onu izliyorum.koyverdim.hadi yap tamam,tamam bunu da böyle düşünüp kafayı yiyim ona da tamam..ee saliha ya noldu. bilmiyoruz.küçükken ne güzelmiş diyorum bazen. en büyük derdim sokağa çıkıp oyun oynamadığım zamanlar sıkılmaktı. ya da "mervee sokağa gelsene.." dediğimde annem izin vermioo tarzı cevaplardı.çözümü de çok basitti babam işten gelirken bi hediye alsa geçerdi. şimdi öyle mi ya. her bi bok kafamın içine öyle derin yerleşiyo ki dünyadan kopmuş gibi oluyorum.(en çok sinirlendiğim de iki yüzlü tavırlar,) birinden saniyede nefret edip saniyede de sevebiliyorum. bu hayattaki ben değilim sadece olanları izliyorum gibi. kimseye istediğim gibi davranamıyorum. sanki oturmuş bi televizyon dizisi izler gibi kendimi takip ediyorum ve "hayır ya orda öyle demicektin işte,niye aklından geçenleri söylemedin ki,kızıyosan kızdım de,heh al işte iyice karıştı her şey,aferin.." gibi tepkiler bile veriyorum. engel olamıyorum da bu duruma. senaryolar kafamın içinde nasıl şekiller alıyo. olum oha be öyle de olmaz heralde diye hayatımın diğer bölümlerini heyecanla bekliyorum..
içimdeki öteki saliha ya sevgiler.ama çık artık hayatımdan ya ben bi köşede oturup kendimi izlemekten sıkıldım.

Temmuz 17, 2011

Temmuz 14, 2011

sabah kahvaltıda kendime krep yapıp üstüne de koca evi temizledim. vee beklenen akşam yemeği teklifi babadan geldi:"7de hazır ol kızım."
afiyetler olsun bize..

Temmuz 13, 2011

şu aptal ve şımarık çocuklar varya,hele bi de erkek olanları vardır.heh işte 7-8 yaşlarında olanları alıp dövsem dövsem dövsem. ya da devlet toplasın onları 12-13 yaşında salsın doğaya.halbuki nasıl severim çocukları ama bunlar çocuk değil.allah sabrımızı sınamak için yeryüzüne serpiştirmiş bizim için arada bi karşılaştırıyo bizi onlarla. mesela bitanesiyle karşıkarşıyayım şu an. yok önlü arkalıyım. antalyadan izmir e döndüğüm otobüste arkamda oturuyo sınama aracı.otobüse yerleştiğinden beri koltuğumu tekme atmak suretiyle sarsıyo,hayır yani amacın ne evladım.sakince otur ama yok sabrımı sınamak görevi. bi yarım saat sonra annesine dönüp "kusura bakmayın ama -çocuğu göstererek- koltuğu tekmelemezse çok sevinirim." dedim gayet kibar. kadın suratıma bakmadan ağzındaki 56789 tane leblebiyle çocuğa "çök ayoanı koltoktan hodi grıugj" gibi bişey dedi.ben önüme döner dönmez fısıldamalar başladı.kesin gerizekalı abla damgasını yedim. neyse en fazla 5dakika sürdü çocuğun sakinliği.hala arada bi estikçe tekmeliyo.bak yinee..
allahım büyüksün yarebbim ama bu yol 7 saat ya.gitmez yani.amin.

Temmuz 12, 2011

bugün hayatımda ilk kez yoğun bakıma girdim.buz gibiydi. sanırım bi 10 hasta kendini bilmez yatıyodu. uzun bi süre dondum kaldım. sonra birsürü şey sordum:
-şu teyzenin neyi var?
-.....
-yani?
-e ölür bi kaç güne.
-peki şu amca?
-o 100 gündür burda.bir iki güne ölür.
-peki hissediyolar mı o aletlerin üzerlerinde olduklarını?
-acıya tepkileri yok.
-ama yüzünü kaşıdı şu teyze?
-refleks.
...
bi gün öyle olabileceğini düşünmek çok tuhaftı.

Temmuz 08, 2011

derya;
abla,anne,kardeş,küçük çocuk..
kocaman odtü yü bitirdi,
örtmen olmaya  bir adımı kaldı.
yarın KPSS. dualar beklenir,
derya soruları çözer,
seneye deryayla öğrencilerin sınav kağıtlarını okuruz.
lütfen olsun.
kpss ye sevg.. ay yok yok ne sevgisi saygılaarr...

Temmuz 05, 2011

bu ara mezuniyet mezuniyet üstüne. herkes mezun oluyo ben sürekli velilerin arasında alkışlayıp,ağlayan insan sıfatındayım. en sonuncusu kuzenim deryanın odtü den mezun oluşunun töreniydi. en eğlencelisi oydu sanırım. ordan da antalya ya doğru yola çıktık.biraz da tatil yapmak gerek. allahım sevdiceğimin de dediği gibi yollarda büyüdüm yemin ederim. .yol boyu müzik dinleyip boş boş şeyler düşünerek zaman geçirmeye çalışıyorum. ama çok boş. antalya ya gelirken de birini öpmek nasıl ortaya çıktı aklıma nasıl takıldı. bombok bi düşünceye girdim çıkamıyorum.derya bişey anlatıyo dinleyemiyorum. derya sıkıntıyı anlayıp sordu. anlattım kafamdaki boş muhabbeti. sanki daha önce düşünmüş gibi. yani sonuçta ilk olarak adem havvayı öpmüştür ne biliyim deyip kafasını çevirdi. yol salaklığıyla ikimiz de yorum yapmadan yolu izlemeye devam ettik. şimdi kendime gelince sesli sesli güldüm.
alkışlarım ve sevgilerim Derya'ya..

Haziran 30, 2011


sabah uyanır uyanmaz korku ve heycanla elimi burnumla üst dudağımın arasındaki boşluğa götürdüm ve 3gündür savaştığım uçuğum vedalaşmak için elimi tuttu.içim bi buruldu gibi oldu sonra "yes be!" diye tepki verdim istemsiz. ama yeter yani kaç aydır sürekli çıkıyosun uçuk biladerim dedim.(pardon uçuk deyince kızıyodun demi şahin.) bırak da ben de hayatımı yaşayım.bazen öyle arsız oluyosun ki,kocamansın. karşıdan gelen insanları benden önce o selamlıyosun.önce senle konuşuyo herkes:"oo şahin naber?".. ne yaptıysam geçmiyosun bi de. kremler,ilaçlar,otlar,yapraklar... yok.olmuyo. amaa dün akşam uzun bir araştırmadan sonra bulduğum yöntemle "kork benden!" dedim sana içimden ama belli etmedim,sevgiyle yaklaştım sana..pamuğa gül suyunu damlattım ve press yaptım.(allahım bunu hep söylemek istemişimdir.neyse.).seni tertemiz yaptım. sonra öldürücü darbeye geldim. ASETON. (evet yapmadan önce ben de korkup dudağımın üstünde meteor çukuru olur lan aseton sürersem diye düşünmedim değil.ama son çareydi.el mahkum) küçük bir pamuğa asetonu döküp iki dakika üstüne bastırdım.canını acıtmadım ama allah var.sonra yine birlikte uyuduk ve işte şu an can çekişiyosun. aramızda artık garip bi bağ oluştuğunu ben de fark etmiştim,üzgünüm ayrılık vakti şahin.bakma bana öyle kırmızı kırmızı.git hadi.arkadaşlarını da al git. bak lütfen tekrar gelme nolur. başka insanların yüzünde karşılaşırsak söz selam vericem sana ama bak hiç uğramadığın insanlar var onlarla ilgilen birazcık.daha fazla yazamayacağım.
şahin e ömür boyu özlem duymak istiyorum.
bu kez sevgimi saygımı alkışlarımı aseton ve gül suyuna yolluyorum.ah canlarım benim.

Haziran 27, 2011

24.06.2011-26.06.2011

cuma günü evden hazırlanıp pinhâni konserine gitmek için çıktık. allahım her şey yolunda gidiyodu.avcılardan taksime 20 dakikada falan gittik.(cuma günü!) yemek yedik taksimde ve hala konsere 1saat vardı,kapıdaki adamlar istediğiniz zaman gelip biletlerinizi alabilirsiniz dedi.her şey yolunda herkes bize karşı kibar,bi gariplik olduğunu anladık,başımıza saçma sapan bişey geleceğinden emin olmaya başladık ve hadi bakalım deyip bekledik. neyse kuzenim 18den küçük olduğundan konser e girebilsin diye makyaj bilmem ne yaptık ama yok yemedi.yok kardeşim nereye giriyo ya hede hüde hoh..dediler.4biletten bari iki tanesi yansın diye biz büyük kuzenim büşrayla girdik,abimle buse de dışarda kaldılar sinemaya gideriz diye plan yapıyolardı.neyse biz girdik ama içimiz buruk tabi. buna gerek olmadığını çok geç olmadan idrak ettik.abimler de konsere girebilmiş,hem de bizden daha cool. benim süper kahraman abim menajerin numarasını almış daha önceden.onu arayıp pinhâninin solisti sinanı tanıdığını söylemiş.öyle böyle bunlar kulise girmiş. sinan da harbiden tanıyo gibi çay koymuş bunlara konser başlayana kadar muhabbet lay lay lom.oh. ordan burdan bizimkiler çat diye girmişler konser alanına.grup her konserde oyun havası çalar ve sinan seyrcilerin arasına inip onlarla göbek atar.ben her seferinde arkada kalıp öyle izlerdim. ama bu kez öyle olmadı. en öndeydik ve sinan direk bizim yanımıza geldi.allahım rüyadayım heralde derken sinanla karşılıklı göbek attık..abime öyle bi baktım ki,bakarak konuştum.iyi ki var o ya.oynarken fotoğraf çekildik ama sinan ın yarısı yok.yanda görüldüğü gibi.olsun.



veee geldik pazar gününe.tekirdağa dönüş vakti gelmişti.ayrıca akşam 9da kırklareli-babaeski de yine pinhâni konseri vardı.evet gittik. konser çok iyiydi ama seyircilerde sıkıntı büyüktü.teyzeler,küçük ergenler.toplasan tüm şarkılarından 2tanesini anca biliyolardır.biz o saçma kalabalığın içinde abimle bütün şarkıları bağıra bağıra söyledik.bi yandan da sinan buraya geldiğimizi de görse ne güzel olur falan diyoduk. neyse konser bitti elemanlar direk arkadan bi arabaya binip gittiler. benim nasıl çişim var.benzinliğe gidelim diye yalvarıyorum,abim de boşver ya eve kadar bekle diyo.ben galip geldim ve gittik benzinliğe.ben tuvaletten bi çıktım Akın Eldes bişeyler alıyo marketten.Selim desen orda.allahım rüya mı derken sinanla abim tuvaletten çıktılar.ben olduğum yerde kaldım. yanıma gelip meraba dedi sinan elimi sıktı.başladık muhabbete.yok sen cuma günü niye gelmedin yanımıza,konserler nasıldı... bu arada menajeri marketten aldığı üçü birarada kahveleri getirip hadi kahve içelim dedi.verdi elimize bardakları.sinan bana kaşığını verdi karıştır bununla falan.gülüyorum böyle ama rüya mı diye hala düşünüyorum. neyse bi yarım saat sohbet ettik.dedim artık tamamının çıktığı bi fotoğraf istiyorum ve benim güzel abim sinanla benim fotoğrafımı çekti.iyiydi ikimizde gülüyoruz.yanda görüldüğü gibi.

böyle garipliklerle dolu bi haftasonu geçtii gittii..pinhâni ye sevgim çok büyüktü daha da büyüdü.
bu sefer en çok onlara sevgilerr ve tabi ki muhteşem abim Uğur'a...

Haziran 22, 2011

I walk a lonely road
The only one that I have ever known
Don't know where it goes 
But it's home to me and I walk alone 
I walk this empty street
On the boulevard of broken dreams
Where the city sleeps
And I'm the only one and I walk alone
...
My shallow heart's the only thing that's beating
Sometimes I wish someone out there will find me
...

Haziran 21, 2011

Haziran 15, 2011

bugün izmirimden ayrılış var.'ay'da tutuluyo.böyle bunalım hat safada. birsürü arkadaşımı gördüm,biraz önce geldim eve."ayaklarım geri geri gitti" derlerdi de gülerdim.ama varmış öyle bişey. bizim sitenin giriş kapısını gördükçe ayaklarım isyanı arttırdı.öyle böyle geldik sitenin önüne. arkadaşlara veda,sarılmaca.en kötüsü de sevdiceği bırakmak oldu.neyse sonuçta geldik eve,yarın da istanbul.sonrası zaten öyle karışık ki ne yapıcaktım diye düşünmüyorum bile.

şu an annemle babam "muhteşem yüzyıl" izleyip küçük detaylardaki yanlışları bulmaya çalışıyolar.amacın ne olduğu konusunda fikir yürütmeye bile üşendim. neyse eğleniyolar en azından.

yarın babamdan da ayrılıcam.sıkıntı yazdıkça büyüyo.

sevgilim izmir,gelicem en yakın zamanda..
sevgilerr...

Haziran 12, 2011

küçükken;
- "lokman hekim"i gerçekten adı lokman olan bi hekim sanardım.ne çok lokman diye hekim var diye de düşünürdüm.
-gündüz kuşağı pembe dizilerdeki oyuncuların sadece ağızlarını kıpırdattığını sanardım,
e tabi o kadar konuşmayı nasıl ezberlesin adamlar diye mantıklı bi açıklamam da vardı.
-sesim çok güzel sanıp,şarkıcı olmayı hayal ederdim.
-babamın cep telefonunda "şebeke arıyor" yazınca onu bi kadın sanıp "ohaa şebeke kim yaaa" deyip telaş yapardım.
-palyaço diye bi canlı türü var zannederdim.hala korkarım kendilerinden.
-çanakkalede şehitlikleri gezerken mezar taşlarını okuyup kuzenime"niye hepsinin soy adı fatiha"diye sorduğumu hatırlıyorum,yalan yok.
-büyüyünce babamla evlenmeyi hayal ederdim.annemden bile kıskanırdım. o zamandanmış bu büyük aşkım.
-evdeki eski oyuncaklarımızı,kitaplarımızı yazın akşam üstü saatlerinde mahallenin cafcaflı bi köşesinde oturup satardık. babamın arkadaşları babama "şu bizim arabayı satıyım diyorum" deyince,"uu bu amca da akşam bizim yanımıza arabasını koyup satıcak heralde,çok iyi yaa,babam da bizim
arabayı bana verse de ben de satsam ne havalı" diye düşünürdüm.
-pastel boyayı elime alır almaz kocaman bi futbol sahası çizerdim.garip bi sevgi.(annem o zaman anlamıştık sende bi sıkıntı olduğunu diyo.)köşesine de kanald amblemi koymayı unutmazdım.neden ama hala bilmiyorum.
-uykum gelince babamın dizine yatıp saz çalmasını beklerdim. yoksa sıkıysa uyut.
-trt bizim zannederdim.
-hep aynı anda 3-5 erkeğe aşık olurdum.yaş sınırı da yoktu. (5 yaşındayken 25-30yaşındaki adamlar bile listemdeydi.gönül bu,laf dinlemez.)
-mahalledeki çocukların içinde hep en küçük ben olurdum.her oyunda"fındık-fıstık olsun saliş" diye sessiz sessiz birbirlerine söylerlerdi.ney yapayım kader.
-amerikan traşlı saçlarımla halı saha maçlarının vazgeçilmez kalecisiydim.
-yaz akşamları mısırcı amca gelirdi mavi motoruyla.allahım o mısırın tadı neydi öyle."süt darı" diye bağırır bağırmaz gidip o mavi motora oturmak için yırtatdım bi yerlerimi.
-en sevdiğim çizgi film "rugrats", en sevdiğim çocuk programı da blue's clues du.türkçe seslendirmede steve in söylediği şarkıyı "bluenun ip ucusu"diye söylüyolardı. en sevdiğim şarkı da oydu galiba.
...yazdıkça milyonlarca şey geliyo aklıma.ama yeter.böyle yazarak hatırlamak istedim sadece.
küçüklüğüme bolcaa özlemler..
cenaze evleri tuhaf.ananem,eniştem,dedem 3er ay arayla vefat ettiler. hepsinde olan olaylar aynıydı. konuşulan konular, gelen misafirlerin 5dakikadan sonra geliş amaçlarını unutmaları ve
 "ee senin çocuk napıyo
  hmm işte benim eşimde emekli oldu
  oğlum mühendis mühendis, neyse kalkalım biz başınız sağolsun.." cümleleri.
bu konuşmalara ananeminkinde hiç dikkat etmemiştim. canım çok yanmıştı,uzun bi süre kendime gelememiştim.kötüydü,kalbimin üstüne biri oturmuş gibi bi yük vardı içimde.hiç bi zaman da alışmadım,hafiflemedi o yük. özlem olarak büyüdü içimdeki sıkıntı. uzun bi süre ananemden yaşlı bi insan görmeye tahammül edemedim. saçmaydı,ama öyleydim.
geçtiğimiz perşembe de halamın eşini kaybettik.antalyadaydım.yine bi cenaze evi.işte bu sefer etraafta konuşulan konular o kadar kulağımın kulağımın içine geldi ki. herkes kendi alemindeydi. kuzenlerimin babasıydı ölen.23 ve 25 yaşında iki kız kaldı öylece.baba ölmezdi benim zihnimde. cenaze arabası giderken sadece iki saniye kendimi kuzenlerimin yerine koymayı denedim. koşup babama öylece sarılmak istedim saatlerce. sanırım 4gündür bu korkuyla ağlıyorum. bi daha babamı üzmicem diye içimden söz verdim hep. dua ettim bolca.
baba hayatta ve sağlıklıysa ona bolca sarılın.sonraki pişmanlık çok acı olmalı.
sevg...
babalara sevgiler

Haziran 04, 2011

Böyle ikilemde kalmak diye bi his varya çok adi. canı nasıl istiyosa öyle takılıyo karaktersiz. bi orda bi burda. niye ama yani niye. kafayı yedirene kadar uğraşası var benimle ve ben ne kadar şikayetçi olsam da hep galip gelen o oluyo. eyvallah abi büyüksün deyip kalıyorum öylece. arada bi uzaklaşıyo böyle, heh diyorum evet ya işte benim istediğim bu abi evet evet bu,diyorum. alakasız bi zamanda bi geliyo.çattt. haydi bakalım başa dön. hmm öyle olsa.. aslında şöyle düşünürs.. ya da dur dur şu daha iyi oluca.. amaaannn bee.hiç bişey olmasın hayatımda ya bi odada yaşıyım ben yani.arada bi yemek gelsin su falan. ama yok yok şimdi önce su mu yemek mi diye de ikilemde kalırım ben. allah benim..
neyse tek,net kararlı günler..

Haziran 02, 2011

tekirdağımızın muhteşem muratlı köyünde anonslarla yaşıyolar. dındıdn diye bi alarmdan sonra orta yaşlı bi ablamız sabah 8buçukta tarihi söyleyip herkese hayırlı işler diliyo.arada bir de günün önem taşıyan haberlerini bildiriyo halka.hatta biraz önce "bir adet erkek saati kaybolmuştur." diye haykırdı. anonsu yapan abla o kadar memnuniyetsiz ki, anonsu yaptıktan sonra:
 -allahım niye bunu anons ediyoruz ki şimdi, allah belanızı versin.what the fack is going on here! diye bağırcak mikrofona diye bekliyorum yemin ederim. bi de saçları küt ve üstünde kırmızı bi t-shirt var kesin. fatmagülün yengesi tarzında.
izmire dönünce noluyo oğlum niye anons etmiyonuz ki hiçbişeyi diye boşluğa düşücem bence.
burdan 'muratlı' halkına sevgilerrr,en çok da anonsçu ablaya..

Mayıs 30, 2011

seçim otobüslerinin nedenini hiç anlamadım.anlamıycam da. allahım o ne ya,nasıl bi zekasızlık örneğidir. kim çıkardıysa geri alsın nolur.hayır ben 'şu otobüs hangi partinin,vallahi çok beğendim şekerim,bu sefer oyum o partiye,insanın içini kıpır kıpır ediyor yahu..' diyen birini hiç görmedim. yapmasınlar allah aşkına yapmasınlar. aptal bi müzikle evin önünden geçiyolar. böyle muhabbetin ortasında,sesimi insanlara duyurmak için değil onlara küfür etmek için yükseltiyorum.gidin bi ya. ülke sevgisi çürür insanın içindeki yeminle.
sinirlenmişim.
neşeli oylar..

Mayıs 23, 2011

'Agnes'

bu kızı alıp odamın bi köşesinde beslemek istiyorum.
"abi"ye kızıp suratına telefon kapatmak hiç güzel olmuyomuş.

Mayıs 12, 2011

pasaport için fotoğraf çektirmek  diye bi eylem var.iğrenç. sadece saniyeler sürüyo.
"mm önce o kolyeleri bi çıartalım hanfendii"
"babacım şunları alır mısın"
"eveet çektim ..şıkırjk."
"otursaydım?bi tebessüm?"
"..."
"peki teşekkürler."
katil gibi bi fotoğrafım var pasaportta.bırak irlanda ya almayı yaşamama bile tereddütle bakılcak.


"höhöh izmir e gidiyorum mis gibi "triplerim vardı bi de benim istanbuldan ayrılmadan önce. gece ateşler içinde hasta hasta yattım. ayrıca izmirde de hava soğuk yani.artistliğin lüzumu yok.ama özlemişim tabi izmirimi(ama zeynep "offüf"deme öyle)
yarın ankara-pazar günü TUS var boru mu,abimize destek olcaz.- ordan da istanbul un yolları taştan.
hapşırıklı muhabbetler,sevgiler..

Mayıs 06, 2011

-günlerdir can bonomo dinliyorum. "sen deee mi opium a daldıınn"
yeni hedefim zeynebin diline bunları dolamak.
-sanırım istanbul'a yaz gelmiyomuş.artık öyle olmuş ya da,yeni karar.ah be sevgilim izmir.
-sınavdan çıktım hava yapış yapış yağmurlu ben sırılsıklam gezdim bütün gün,şu an yurttayım hava güpgüneşli.evet yaşamak güzel.
-abimden sürekli para istiyorum,utanmıyo değilim ama bu da hafifletici sebep bence.
-yurttaki kızlar neden el clasico izlemiyolar ki.
-oha irlanda'ya gidicez oğlum.
-galiba acıktım,uykumda var,önce hagisi?
-gülcanne mercimekli çorba yapsa da içsek
-internet kapatılcak diyolla.istibdat dönemi.oo güzel.
-benim güzel sevdiceğim dün yediğim şeyi anlatırken büyük bişeydi böyle diye başladığım cümlemden sonra"oha billur mu yediniz"dedi.seviyorum onu
-babam a çocukluğumdan beri"çombik"diyorum.bunun ne anlamı ne de bi nedeni var ama öyle.çok özledim.
-sevgilerr..

Nisan 01, 2011

ders çalışmak için okulun karşısındaki kafeye geldim etüt odasında sıkılırım diye.önce yurttan bi arkadaşımla yemek yedim sonra o derse gitti ben çalışmaya başladım. güzel güzel çaılışırken yan masada "aa bugün 1 nisan.hadi birilerini şakalayalım." muhabbeti dönmeye başladı. heh. gel de ders çalış. bu enerjik 3 arkadaştan erkek olanı benim kız arkadaşıma yapalım dedi ve diğrer iki kız zavallı kızı arayıp çağırdılar konuşmamız lazım diye. kızcağız geldi. bu iki kaşar seninkini bi kızla gördük bilmem ne başladılar anlatmaya. aman tarım! şakalanan kız görülmeye değerdi. şöyle bi arkasına yaslandı. oh ne güzel olmuş ya. bana sürekli değişicem diyodu ama her şey aynıydı. ayrılmak için bahane oldu bana da.böylesi daha güzel olucak ikimiz içinde diye devam etti kız. bizim iki kaşar ŞOK! o arada da gözlüklü,takım elbiseli sevgili "1nisan"diye sevimli sevimli gelirken konuşulanları duydu!of. çocuk ayrı bi şok. arkasını dönüp şakalandığını anlayan kız ayrı bi şok.ben apayrı bi şok..şakalanan kız çekti gitti.film izliyo gibi oldum yemin ederim.
evet ders çalışmak için gelmiştim buraya.neymiş yurdun etüt odasından vazgeçmiceksin arkadaş.burası istanbul.
sevgiler istanbul.büyüksün.
1nisan ölsün.

Mart 25, 2011

çok ani kararlar verebiliyorum. çat diye hadi şunu yapalım diyorum ve onu gerçekleştirene kadar uğraşıyrum. artık zeynebi de alet etmeye başladım bu duruma.çok mutluyum. mesela salı günü sabah uyanıp :"zeyneeepp perrşembe günü izmir e gidelimm miiii" diye uyuz bi ses tonuyla sordum. önce bi şaşkınla suratıma baktı (2-3 saniye kadar) olur aslında dedi. gözümdeki parıltı görülmeye değerdi. o kadar istiyodum ki zeynebi izmire götürmeyi.ve her şeyi ayarladık biletimizi alıp geldik izmirimize. bugün deli gibi gezdik. alsancak,karşıyaka.. fal bile baktırdık.bildi valla. en son gün batımını yakaladık kordonda ve birbirimizin fotoğraflarını çekiyoduk deli gibi. tam o sırada güzel izmirimin güzel insanlarından biri yanımıza yaklaşıp:"isterseniz ben ikinizi çekiyim? hem ben hiç profesyonel makinayla fotoğraf da çekmedim. he?" diye sordu. o kadar sıcaktı ki. tabi dedik. zeynep nasıl çekmesi gerektiğini anlattı. hem biz hem çocuk o kadar mutlu olduk ki. çocuk vapura binmek için uzaklaştı.1-2 dakika sonra geri gelip:"daha vapurun gelmesine çok varmış gelin bi kaç tane daha çekiyim fotoğrafınızı." dedi. sonra biz de onun fotoğraflarını çektik. ayrıca asıl enteresan olan çocuğun bizi gündüz fal baktırdığımız kafenin karşısındaki dövmeciden görmüş olduğunu öğrenmemizdi. böyle bi tesadüf yaşamamıştım sanırım daha önce.
özetle; izmir güzeldi,biz güzeldik,insanlar güzeldi,hava güzeldi,zeynebin "izmiri beğendiğini görmek" güzeldi.
iyi ki hızlı kararlarım var.
sevgiler..

Mart 14, 2011

3 tane abim var. çocukluğum garipliklerle geçti. halı saha maçında kalecilik yapmışlığım bile var.
sabahları kahvaltılarımız da bi garip geçerdi. mesela zeytin çekirdeklerinden abimler isimlerini yazardı. "cem , cenk uğur"  hemen bitirirlerdi. ama saliha öyle mi ya. zeytin yemekten canım çıkardı onu yazmak için. annemler dahi herkes çok eğlenirdi bu durumdan. şimdi de bu kız diye bu kadar zeytin yiyo, saliha bi zeytin daha yersen vurucam eline!
olur annecim.

Mart 13, 2011

Tekirdağ'a gittik hafta sonu Zeynep'le. sadece tekirdağ ama sanki yeni bi ülke görmüş gibi heyecanlıydık gezerken. her köşede fotoğraf çektirdik.Abimin de bize eşlik etmesiyle tekirdağı karış karış gezdik sanırım. evet yapabildik bunu. müzeye bile gittik ama hala Rakoczi'nin kim olduğuna dair tam bi bilgimiz yok. 
tekirdağ dan ayrılmak üzereyken iki şoför kavga ederken duyduğumuz "abe ayvan 400 milyonu duyunca a o gözündeki gözlükler kadar açıldı gözlerin. babanın oğlu yapmaz bunu sana bilesin" cümlesi tatilimize noktayı koydu.
sevgiler bea.

Mart 11, 2011

antalya,  izmir arasında geçen hayatımdan sonra şehir değiştirmek o kadar garip geliyo ki. hiç yön kavramı olmayan ben istanbul a gelirken bunu hiç hesaba katmamıştım.otobüse sürekli sırayla binilen, -hatta binerken bayanlara öncelik tanınan- bi şehirden geldikten sonra istanbul sıkıntı oldu bende.zeynep beni çekiştirmese o iki saatlik muhteşem metrobüs yolculuklarım hep ayakta geçer yemin ederim. toplu taşıma araçlarının bana alışması,benim de onlara alışmam zaman alıcak bence.ama seviyorum o heyecanı.
sevgiler istanbul

Mart 09, 2011

2.sınıftaydım.her zaman korktuğum "matematik" sıkıntım o zaman başlamıştı.ama annem hep bu kız erken okumaya başladı zaten matemetiği de yapar düşüncesindeydi. öğretmenimiz yazılı kağıtlarını okuduktan sonra eve gönderip annenize imzalatıp getirin derdi. ben sınavdan 2 aldığımdan korkudan ölmek üzereydim.annem kağıdı gördükten sonra üzüldü mü sinirlendi mi bilmiyorum ama o kağıdı bana yedirdi. evet yedim. sonra öğretmenimi arayıp kağıdı kaybettiğimizi söylemişti.annemi seviyorum.

Şubat 26, 2011

sanırım çok şey var buraya yazmak için.
teşekkürler Zeynep.
Blogger tarafından desteklenmektedir.